27 Aralık 2010 Pazartesi

Geçmişten Bugüne Kediler

Kedi MÖ. 2200 yıl önce Mısır'da evcilleştirilmiştir. Bilindiği üzere kedilere çok değer veren Mısırlıların, dans, neşe ve müzik Tanrıçası kedi başlı Baset'tir. Mısırlılar kediyi tanrı katına çıkarıp  ona tapmışlardır. Bir kedi öldürmenin cezası ölüme kadar varmıştır. Kedi ölünce evde yas tutulmuş matem işareti olarak insanlar kaşlarını tıraşlamışlardır. Mısırlıların bu zayıf noktalarından İran Kralı yararlanmış ve Feluse şehrini feth etmek için ordunun önüne büyük bir kedi sürüsü koymuştur. Mısır askerleri kedilere zarar verecekleri korkusuyla savaşmamış ve şehri teslim etmiştir.

Hz. Muhammet de kedileri sevenlerdendir. Hatta kedilerin dört ayak üstüne düşmesinin, Peygamberin, kedisi Müvezza'nın sırtını üç kere sıvazlamasından olduğuna inanılır. 

Kediler hem çok sevildi ve tapıldı hem uğursuz diye itilip kakıldı. Tarih boyunca hep evimizde olan kediler insanoğlu tarafından farklı mertebelere konuldu. 

Biz de Osmanlı'dan bu yana her  dönem, edebiyatımızda kedilere yer verdik. Kedilere bakış açımızı kalıplaşmış sözlerimizde bulmak mümkündür. Kedi gibi kıvrılmak, kedi gibi sokulmak, kara kedi gibi ara bozmak, kedi gibi nankör olmak... vb.

Günümüzde ise kedilere para veya kimlik kazanma aracı olarak bakılmakta. Kimileri cins kedi beslemeyi ayrıcalık olarak benimsemekte. Bunun yanında gerçek kediciler de mevcut tabi. Bir sokak kedisine çocuğu gibi sahip çıkan, onu gördüğü zaman her daim ona bir avuç mama uzatan insanlar ne iyi ki hala var...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder